Kanser tedavisinde hastaların ihtiyaçlarına uygun yeni tedaviler öne çıkıyor
İSTANBUL (İGFA) – Günümüzde onkolojide standart kemoterapiler yerine kişiye ve hastalığa yönelik tedaviler ön plana çıkıyor.
Biyoteknoloji alanında dünyanın önde gelen kuruluşlarından biri olan ve yenilikçi tedavi yaklaşımlarını araştırarak hayati öneme sahip ilaçlar üretmeye yönelik çalışmalarını 40 yıldan uzun süredir aralıksız devam ettiren Amgen, yeni jenerasyon immuno-onkoloji tedavilerini sunuyor. Hastalara hizmet etme misyonuyla çalışmalarını sürdüren Amgen, hastaların sağlık yolculuğunda onlara yardımcı olacak tedaviler geliştirmeye, kanser ile mücadelelerinde hastalara ve yakınlarına destek olmaya önem veriyor, çıktıkları zorlu mücadelede yol arkadaşı olmaya özen gösteriyor.
BİLİM, KANSERLE MÜCADELEDE EN GÜÇLÜ ARAÇ
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2020’de kanserden 10 milyon kişinin hayatını kaybettiğini belirten ve Amgen’ın tedavisi zorlu hastalıklara çözümler sunduğunun altını çizen Amgen Türkiye Genel Müdürü Güldem Berkman, Dünya Kanser Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada şunları dile getirdi:
“Amgen’ın onkoloji ve hematoloji alanlarında tedavisi zorlu hastalıklara karşı yenilikçi ilaç ve tedavileri geliştirmek adına; biyoloji ve biyoteknolojinin yanı sıra, yapay zeka gibi yenilikçi yaklaşımlardan yararlanarak yürüttüğü çalışmaların tamamının ardında ‘Amgen Bilimi’ var. Amgen, onkoloji alanında ilk biyoteknolojik tedavilerin üreticilerinden biri. Biyoteknolojik tedavilerle lösemi, multiple miyelom, kolorektal kanser, akciğer kanseri ve kemik metastazları gibi agresif kanser türleriyle mücadelede ön saflarda yer alıyor. Amgen Türkiye ise global bakış açısı ve vizyonuyla hastaların sağlığını korumaya ve güçlendirmeye odaklanıyor.”
Amgen, hematoloji/onkoloji için “ilk olarak biyoloji, ikinci olarak yöntem” yaklaşımı ile tedavi geliştiriyor ve kompleks biyolojiyi uygun genetik hedefleri bulmak ve hastalıkların çözümü için içgörü oluşturmakta kullanıyor. Hastaların tanıları, tedavileri ve takip süreçlerinde fark yaratacak biyolojik belirteçler üzerinde çalışarak hedefe yönelik yaklaşımları araştırıyor. Amgen bilim insanları, kan hücreleri ve kan damarları oluşumu programlı hücre ölümü, immun mikro çevre, kemik metastazı, antikor ilaç konjugatı, CAR-T hücre tedavileri, ve proteazom inhibitörleri gibi çok farklı modaliteler üzerinde araştırmalarını sürdürüyor. KRASG12C gibi zor hedeflere ve alanında ilk olarak geliştirmiş olduğu BiTE® teknolojisini ilerletmeye odaklanmış durumda. Biyomühendisliğin ilk temsilcisi olan BiTE® teknolojisi, hastanın kendi bağışıklık hücrelerini kullanarak kanser hücresini yok etmesini sağlayan hedeflenmiş bir immuno-onkoloji platformudur. Farklı kanser tiplerinde bu platform ile ilgili çalışmalar sürüyor. Hematoloji/onkoloji ürün portföyünde pek çok hedefe yönelik 11 farklı yöntem kullanarak geliştirilmeye devam eden yenilikçi moleküller, potansiyel yeni endikasyonlar ve biyobenzerler bulunuyor.
“KANSER TEDAVİSİNDE İLKLERİ GELİŞTİRMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”
Amgen’ın onkoloji ve hematoloji alanlarında ilk biyoteknolojik tedavilerin üreticilerinden biri olduğunu kaydeden Amgen Türkiye Onkoloji ve Hematoloji İş Birim Direktörü Selim Özyılmaz ise şunlara dikkat çekti:
“Onkoloji alanında pek çok yenilikçi yaklaşımın ortaya çıktığı, geçmişte benzeri görülmemiş bir dönemin içindeyiz. Kansere bağlı ölüm oranları 90’lı yıllara kıyasla düştü. Sağ kalım kazanımlarının yaklaşık %80’inde biyolojik ilaçlar başrolde yer alıyor. Bilim insanları hastaların ihtiyaçlarına uygun yeni yollar araştırmaya devam ediyor. Zaman içinde gelişen teknikler ile belirli mutasyonlar veya belirteçlerin saptanması sayesinde spesifik hedeflere yönelik tedaviler veya immuno-onkolojik tedaviler ön plana çıktı. Kanser özelinde kimyasal içerikli ilaçlardan biyoteknolojik ürünlere doğru ciddi bir evrilme söz konusu.”
Amgen Türkiye Medikal Direktörü Dr. Mutlu Yeşilboğaz ise şunları vurguladı: “Amgen, biyoteknolojinin merkezindeki şirketlerden biri ve son 40 yıldır onkoloji için önemli olan ilkleri geliştirmeye kendini adamış durumda. Kanser tedavisinde bağışıklık sisteminin gücünü, insan ve kanser genomu hakkındaki derin bilgi birikimiyle birleştirerek devrim yaratacak biyolojik belirteçleri araştırıyor ve yeni tedavi seçenekleri sunmaya devam ediyor.”